Avustralya vizesini almak aslında
beklediğimizden daha kolay oldu. Başvuru sürecinde çok fazla evrak ve noter
işlemleriyle uğraşmamız gerekse de, belgelerimizin kargoya verilmesinin
ardından beşinci gün vizemizin çıktığı haberi bize ulaştı, üstelik bunun iki
günü haftasonuna denk gelmişti. Bu kadar hızlı bir netice almamızda, 1 Temmuz’dan
hemen önceki hafta başvuru yapmış olmamızın etkisi olduğunu düşünüyorum. Normal
şartlarda özellikle dil kursu başvurularında telefonla mülakat yapılıyormuş ama
bizde herhangi bir görüşme olmadı. Büyük olasılıkla vize koşullarıyla ilgili sistem
değişikliğinden önce ellerindeki başvuruları eritmek istediler. Bir önceki yazımda öğrenci vizesi şartlarının değiştiğinden bahsetmiştim. Yeni koşullarda
vize alacaklara şimdiden bol şans!
Peki biz vizemiz çıktıktan
sonraki süreçte neler yaşadık? Okulum 19 Temmuz’da oryantasyon programına
katılmamı istiyordu ve bizim Türkiye’deki hayatımızı derleyip toplayıp, birkaç
valize sığdırmak için önümüzde yalnızca iki hafta vardı. Rüzgar gibi geçen bu
iki haftanın sonunda kendimizi havaalanında bulduğumuzda fiziksel olarak bitmiş
vaziyetteydik. Ama en zor kısım tahmin edebileceğiniz gibi bizi uğurlamaya
gelen ailelerimizle vedalaşmaktı. Neyse ki bu noktada Cemal’in uçağa binmemize
yarım saat kala tabletini kaybettiğini fark etmesi imdadımıza yetişti! :) İçimizi
kaplayan hüzün yerini telaşlı bir koşturmacaya bıraktı. Birkaç telefon
görüşmesi, uçağı beklerken ailece oturduğumuz masalara bakınma derken nihayet
bir şekilde tablet bulundu ve hüzünlü vedalaşmaların ardından uçak kalkana kadar
vakti nasıl geçireceğiz diye düşünen biz, son dakika deparları atarak 21 saat
sürecek yolculuğumuz için bizi bekleyen koltuklarımıza yerleştik ve hayatımızın
en büyük macerasına doğru yola koyulduk.
On dört güne sığdırdığımız
işlerin başında yaşadığımız evi kapatmak geliyordu ki kimsenin bu kadar kısa
sürede aynı tecrübeyi yaşamasını istemeyiz doğrusu. Oturduğumuz ev kira
olduğundan, bir yandan mobilya ve diğer eşyaları toplayıp depolama,
emlakçımızla görüşüp evi boşaltacağımızı haber verme, evin elektrik- internet
gibi bağlantılarını kapatma, badanayı yaptırma gibi işlerle uğraşırken diğer
yandan yanımıza alacağımız eşyaları toplamda dört valize sığdırabilme çabası
yüzünden gece-gündüz bir koşturmaca içindeydik. Bütün bu telaşenin arasında
uçak biletlerini almamız ve Avustralya’da kalacağımız yeri de ayarlamamız
gerekiyordu. Ne yazık ki son ana kadar bu hazırlıklarla uğraştığımızdan, uzun
bir süreliğine görüşemeyeceğimiz birçok sevdiğimizle vedalaşamadan yola çıkmak
zorunda kaldık biz... Bu nedenle buraya gelmeyi düşünüyorsanız sizlere
verebileceğimiz yegane tavsiye, tüm süreci adım adım planlayıp iki ayağınızı
bir pabuca sokmadan hazırlıklarınızı tamamlamanız olacaktır. Çünkü emin olun
hem valiz hazırlama hem de ev işleri tahmin edebileceğinizden de çok zaman
alıyor. Aklınıza her gün ilgilenilmesi gereken yeni bir detay geliyor. Yeri
gelmişken bu sürece ilişkin birkaç bilgi paylaşalım;
- Mobilyalarınızı dağıtmak istemiyorsanız, kesin kararınızı verene kadar küçük bir depo kiralayabilirsiniz. Bu işi profesyonel olarak yapan firmalarda fiyatlar aylık ortalama 1000- 1200 TL civarındayken, www.sahibinden.com gibi sitelerde daha uygun fiyatlara kiralık depo ilanlarına göz atabilirsiniz.
- İnternet bağlantınız bizimki gibi Uydunet ise fesih işlemini ilgili müdürlüklere faks göndermek suretiyle gerçekleştirebilirsiniz.
- Elektrik hizmeti abonelik iptalini web sitelerinden online olarak yapabilirsiniz.
- Otomatik ödeme talimatlarınızı bankaların internet şubelerinden iptal edebilirsiniz.
Ayrıca;
- Varsa doktor kontrolleriniz, düzenli kullandığınız ilaçların temini gibi sağlık durumlarına ilişkin işlerini halledin.
- Yasal süreçlerde lazım olabileceği düşüncesiyle notere gidip, bir avukata ya da aile üyelerinden birine vekaletname çıkarın. (Vekaletname buraya geldiğinizde Konsolosluk aracılığıyla da verilebilecek birşey aslında ama acil durumlar için önceden halletmiş olmanızda fayda var.)
- Kişisel, eğitim ve çalışma hayatınıza ilişkin her türlü resmi belgeyi bir dosya yapıp mutlaka yanınıza alın.
Vize başvurunuzu mümkün olan en
erken tarihte yapın ki hem sevdiklerinizle son günlerinizi doya doya geçirin
hem ev ve yolculuğa ilişkin yapılması gerekenler için yeterli güce ve zamana
sahip olun. Mesela gönül isterdi ki ben annemle bir hafta boyunca evden
çıkmadan sabahın köründen gecenin bir yarısına kadar eşya kolilemek yerine,
İstanbul’u talan edip her köşesinde biraz daha anı biriktirebileyim. Tüm aile
fertlerimizle bir araya toplanıp sonradan özlemle anacağımız sofralar
paylaşalım. Arkadaşlarımızla rakı masalarında kadeh tokuşturup muhabbetin
dibine vuralım. Dünyanın diğer ucunda eksikliğini hissedeceğimiz tüm duyguları
yüreğimize doldurmaya çalışalım... Gerçi böyle bir imkan bulsak bu kez de
sevdiğimiz herkese ve her şeye veda etmek çok daha zor gelirdi belki o da işin
başka bir boyutu...
Yine de Türkiye’de işleri yoluna
koymak için kendinize yeterince zaman tanımayı unutmayın derim ben; çünkü
Avustralya’ya geldiğinizde yeni bir düzen kurmak için çok ama çoook büyük bir
enerjiye ihtiyacınız olacak!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder